Hareket ve duruş bozukluklarına neden olan ve farklı aşamalarda farklı belirtiler gösteren beyin felcinin kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte modern tıbbın destek tedavileri, fizyoterapiler ve ilaç tedavisi ile hastaların yetenek ve becerilerinin gelişmesi sağlanmaktadır.
Serebral Palsi, bazı durumlarda tek bir nedene, bazı durumlarda birden çok hasara bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Doğum ve hamilelik sırasında meydana gelen bazı etkenler bu rahatsızlığın ortaya çıkma nedenlerini yaratmaktadır. Doğum sırasında ve sonrasında bebeklerin yeterli oksijeni alamaması, enfeksiyon gelişmesi, pıhtılaşma problemleri, düşük kilo, yüksek ateş ya da beyin travmaları hastalığın en sık görülen nedenleri arasında bulunmaktadır. Yeni doğan bebeklerin ortalama %20’sinde bu nedenlere bağlı olarak Serebral Palsi görülmektedir.
Hamilelik sırasında ise kızamıkçık, kanamalar, enfeksiyonlar, tansiyonun çok düşmesi ya da yükselmesi, genetik bozukluklar ve kan uyuşmazlıkları Serebral Palsi’ne neden olabilmektedir.
Serebral Palsi’nin en sık prematüre bebeklerde görülmesinin nedenleri arasında ise kan damarlarının tam olarak gelişmemiş olması bulunmaktadır. Bu nedenle, kanamalar prematüre bebeklerde daha çok görülmektedir. Bununla birlikte bebeklik döneminde görülen menenjit, düşmelere bağlı kafa travmaları da Serebral Palsi’ne neden olmaktadır.
Kas ve iskelet sistemini etkileyen Serebral Palsi’nin belirtileri doğumdan itibaren farklı yaşlarda, farklı semptomlar şeklinde görülmektedir. Hafif ya da şiddetli olarak nitelendirilen belirtiler çocuktan çocuğa farklılaşmaktadır. Bu rahatsızlığa sahip bazı bebek ve çocuklar yalnızca fiziksel aktiviteler sırasında zorlanırken bazılarında ise kavrama ve anlama ile ilgili sorunlar görülmektedir.
Belirtilerin farklılaşma nedenlerinden biri de beynin hasar gören bölümlerinin değişiklik göstermesidir. Beyin hasarının görüldüğü çocuklarda görme ve işitme problemleri ile zeka geriliği de görülebilmektedir. Serebral Palsi’nin genel belirtileri:
Serebral Palsi’nin beynin farklı bölümlerini etkileyen ve farklı semptomlara neden olan 5 tipi bulunmaktadır.
Spastik Tip
Rahatsızlığın en sık görülen türü olan Spastik Serebral Palsi, yaklaşık %70-%80 oranında görülmektedir. Beynin dış katmanını oluşturan Serebral korteksin hasar görmesi ile ortaya çıkan Spastik Serebral Palsi çoğunlukla prematüre bebekleri etkilemektedir. Hem beyin hasarı hem de fiziksel hasarlara neden olan bu tip rahatsızlıkta kaslarda ve iskelet sisteminde görülen hasarlar zamanla ilerleyebilmektedir.
Motor becerilerin gelişmemesi ve postür bozuklukları Spastik Serebral Palsi’nin en sık görülen belirtileri arasında bulunmaktadır. Kas sertliği olarak da bilinen spastisite, anormal kas yapısı nedeniyle fiziksel hareketlerde zorlanılmasına neden olmaktadır. Kasların sert ve sıkı olması nedeniyle bu rahatsızlığa sahip olanlar yürürken bacaklarını ve dizlerini hareket ettirmekte zorlanmaktadır.
Hipotonik Tip
Spastik Serebral Palsi’nin aksine Hipotonik tipte kaslar aşırı gevşektir. Hastaların kolları ve bacaklarının gevşek ve sallanıyor gibi göründüğü bu tipte kas sistemini kontrol etmek oldukça zordur. Seyrek görülen ve kafa ve gövde kontrolünü zorlaştıran bu tip Serebral Palsi ilerleyen dönemlerde nefes darlığına, yürüme bozukluklarına ve reflekslerde zayıflamaya yol açmaktadır.
Ataksik Tip
%10 gibi bir oranla en seyrek görülen Serebral Palsi tiplerinden biri olan Ataksik tipin karakteristik özelliği yürümenin çok geç olmasıdır. Baş ve gövde kontrolünün sağlanamaması, derinlik ve denge algılarının olmaması ve motor becerilerin geliştirilememesi bu tip hastalarda yaygın olarak görülmektedir.
Atenoid Tip
Diskinetik tip olarak da bilinen Atenoid Serebral Palsi’nde istemsiz hareketler yaygın olarak görülmektedir. Kol, bacak ve gövde hareketleri çoğu zaman düzensiz ve hızlıdır. Hastaların ortalama %20’sinde görülen bu tipte, ilerleyen zamanlarda yutma ve konuşma güçlüğü ile vücudun farklı bölgelerinde bükücü ve dönücü hareketler görülmektedir.
Karma Tip
Genellikle Spastik tip ve Atenoid tipin birlikte görülmesi karma tip Serebral Palsi’ni oluşturmaktadır. Baskın olan tipe göre adlandırılan karma tipte farklı rahatsızlıklar bir arada görülmektedir.
Serebral Palsi, geri döndürülemeyen hastalıklardan biridir. Bununla birlikte, hastalığın seyrine ve hastaların yaşına göre Serebral Palsi’nin semptomları cerrahi ve cerrahi olmayan yollarla giderilmektedir.
Serebral Palsi doğumda görülen bir hastalık olmasına rağmen semptomların ortaya çıkması zaman alabilmektedir. Bebeklerin ortalama 4. aylarından itibaren fiziksel ve zihinsel olarak geride kalmaları ile ilk belirtiler gözle görülebilir hale gelmektedir. Bu nedenle, Serebral Palsi tanısı en net 4 ila 12 ay arasında koyulmaktadır.
Tanı sırasında nöroloji uzmanı öncelikle bebeklerin doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası öykülerini dinlemek istemektedir. Varsa ailenin kalıtsal hastalıkları da önem taşımaktadır. Doğumun gerçekleştiği hastaneden epikriz almak da uygun yöntemlerden biridir. Hareketlerin simetrik olup olmadığı, bebeklerin çevreleri ile ilişkileri ve tepkileri, motor ve dil becerileri de tanı sırasında gözlemlenmektedir.
Nörolojik muayenede;
Serebral Palsi’nin kesin tedavisi olmamakla birlikte semptomları ortadan kaldıracak ve hastaların potansiyellerini ortaya çıkaracak pek çok yöntem bulunmaktadır. Hastalığa neden olan beyin hasarı tam olarak tedavi edilemediği için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı ile çocukların küçük yaştan itibaren kendilerini geliştirmeleri ve ilerleyen zamanlarda sosyal olarak da daha etkin olmaları sağlanabilmektedir.
Tedavi sırasında çocuk doktorları, çocuk nörologları, pedagoglar, fizyoterapistler, ortopedistler, özel eğitim kurumları ve konuşma terapistleri koordineli çalışmaktadır. Çocukların topluma karışması, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve sosyal ilişkileri için kendilerine uygun bir rehabilitasyon alanı içine dahil edilmesi gerekmektedir.
Serebral Palsi’nin bilinen ilaçlı tedavisi yoktur. Yalnızca titreme ve epilepsi nöbetleri ile kas sertliğini önleyici ilaçlar kullanılmaktadır.
Serebral Palsi tanısı konulan hastaların en az ilk iki yıllarında fizik tedavi görmesi gerekmektedir. Fizik tedavi, özellikle fiziksel güçlük çeken çocuklar için ideal tedavi yöntemlerinden biridir. Kol, bacak, baş ve gövde kontrolünü sağlamak, yürüme ve oturma gibi fiziksel kabiliyetleri geliştirmek için fizyoterapistlerle birlikte çalışılması gerekmektedir.
Kaslarında aşırı sertlik görülen hastalarda botoks tedavisi de tavsiye edilen tedavi yöntemlerinden biridir. Kasların çok sert ve sıkı olması hastaları rahatsız etmektedir. Hem bu rahatsızlığın giderilmesi hem de fizik tedavi sırasında hastaların zorlanmaması için botoks tedavisi de uygulanabilmektedir.